
Sigmund Freud’a göre oyun, çocuğun iç dünyasını, duygusal yaşantılarını ve bilinçdışı çatışmalarını yansıtan önemli bir alandır. Oyun, çocuğun kişilik gelişim sürecinde yaşadığı çatışmalar, engellenmeler ve olumsuz duygularla baş edebilmesi için doğal bir ifade ve boşalma yolu sunar.
Freud, oyunu çocuğun kaygılarını, saldırgan ve dürtüsel eğilimlerini güvenli bir şekilde dışa vurabildiği bir alan olarak görür. Travmatik yaşantılar karşısında çocuk, oyun yoluyla kontrol hissini yeniden kazanabilir ve duygusal deneyimlerini işlemleyebilir. Örneğin sürekli cezalandırılan bir çocuğun oyununda bebeğini cezalandırması, yaşadığı olumsuz duyguları yeniden canlandırma ve düzenleme çabasının bir yansımasıdır. Bu nedenle oyun, çocuğa psikoterapötik bir rahatlama ve sembolik çözümleme imkânı sağlar.
Freud’a göre çocukların arzularını, çatışmalarını ve duygusal ihtiyaçlarını daha serbest biçimde ifade edebildikleri oyun dönemi sınırlıdır; çünkü mantıksal düşüncenin ve egonun gelişmesiyle oyun giderek yerini gerçekliğe bırakır. Ona göre oyunun karşıtı “ciddiyet” değil, “gerçekliktir”; yani oyun, çocuğa gerçek dünyanın sınırlamalarından geçici olarak uzaklaşma fırsatı verir.
Oyun, çocuğun bilgiyi yapılandırması ve anlamlandırması için en etkili gelişimsel araçlardan biridir. Piaget, öğrenmenin dıştan doğrudan aktarılabilecek bir süreç olmadığını vurgular; ona göre çocuk, bilgiye ancak çevresiyle etkileşim kurarak ve kendi zihinsel işlemlerini kullanarak ulaşır. Bu nedenle oyun, çocuğun aktif olarak keşfettiği, deneyimlerini zihinsel şemalarıyla ilişkilendirdiği doğal bir öğrenme alanı oluşturur.
Çocuklar oyun esnasında mevcut şemalarını yeniden dener, küçük değişikliklerle uygular ve böylece bilişsel yapılarını pekiştirirler. Oyun, sadece bilişsel gelişimi değil, aynı zamanda çocuğun kendini yeterli hissetmesine de katkı sunar. Oyun içinde başarı ve kontrol deneyimi yaşayan çocuk, güven, ustalık ve ego sürekliliği duygusunu geliştirir. Böylece oyun, çocuğun hem bilişsel hem de duygusal gelişimini destekleyen bütüncül bir süreç haline gelir.
Hazırlayan:Psk. Esra Karakuş