Çocuklara Ölümü Anlatmak

0-6 yaş dönemindeki çocuklar, çevrelerini duyu organları aracılığıyla algılarlar. Henüz
işlem öncesi dönemde olan çocuklar için soyut kavramları anlamlandırmak güçtür. Bu nedenle
oldukça soyut bir kavram olan ölüm olgusunun çocukta kafa karışıklığı ve kaygı yaratmadan,
gelişimine uygun bir biçimde açıklanması önemlidir.


2-3 yaş dönemindeki çocuklar ölümü uzun bir uyku olarak algılar, dolayısıyla ölen kişinin
tekrar geri geleceğine inanırlar. 4-5 yaş döneminden itibaren çocuklar ölüm gerçeğini
kabullenmeye başlar. Çocuklarda ölüm fikri, bir hayvanın ölümü gibi gözlemleyebildikleri
olaylar sonucunda oluşmaya başlar.


Ölüm olgusu, çocuğun gerçeği kavrayabilmesini kolaylaştırmak adına, artık o kişinin
görülemeyeceği, kalbinin atmadığı ve nefes almadığı üzerinden anlatılabilir. Ayrıca doğadaki
döngüler üzerinden örnekler vererek somutlaştırmadan faydalanılabilir.


”Tıpkı hayvanlar, bitkiler gibi, tüm canlılar doğar, yaşar ve ölürler. Mesela yaprakların
ilkbaharda yeşerip, sonbaharda sararıp düşmesi gibi, insanlar da çok yaşlandıklarında
ölürler.”


Çocukların en temel ihtiyacı güvenlik ihtiyacıdır. Ölüm haberinin, çocuğun kendisini
güvende hissettiği bir yerde ve güven ilişkisi kurduğu bir yetişkin tarafından verilmesi
önemlidir. Ölüm olgusunu konuşmak ve ardından yaşanacak yas tutma süreçleri çoğu zaman
yetişkinler için çok daha zorlayıcıdır. Çocuklar için zorlayıcı olan ise belirsizliğin yaratacağı
kaygı ile baş etmektir. Bu nedenle çocuğa açıklama yapılırken ”uzaklara gitti/o artık
cennette/melekler onu yanına aldı” gibi çocuğun anlamlandıramayacağı ifadelerden kaçınmak
önemlidir. Çocuklar, kayba ilişkin farklı yas tepkileri verebilir. Hiçbir üzüntü belirtisi
göstermeden, aşırı hareketlilik, saldırganlık, sahte neşe gibi baş etme yollarına gidebilirler. Bu
bağlamda çocuğun duygularını sağlıklı şekilde ifade edebileceği alanlar yaratılmalıdır.

”Neler hissediyorsun/üzülmüş olabilirsin/hissettiğin duyguyla ilgili/dedenle birlikte
olduğun bir resim çizmek ister misin?/dedeni özlediğin zaman resimlerine bakabiliriz,
oynadığınız oyunları birlikte oynayabiliriz…”


Çocuğun bu süreci nasıl deneyimleyeceği, büyük ölçüde, ebeveynin nasıl bir duygudurumu
içinde olduğu ve çocuğun rutinlerinin nasıl etkilendiğiyle belirlenir. Bu bağlamda, çocuğun
rutinleri olabildiğince aksatılmadan, ihtiyaçlarının ihmal edilmemesi önem taşır. Çocuklar evin
içerisinde ebeveynlerini elbette ki üzgün görebilirler. İstenmedik olan, çocuğa sağlıklı bir
açıklamanın yapılmadığı ortamda, çocuğun ebeveyninin üzgünlüğünü kendi zihninde
anlamlandırmaya çalışmak zorunda kalmasıdır. Aksi halde çocuk bu durumdan kendisini
sorumlu tutabilir ve suçlayabilir.


Bir yakının ölüm haberini alan çocuk, ebeveyninin ölümüyle ilgili endişe duyabilir. Bu
noktada çocuğa ”biz annen ve baban olarak uzun yıllar daha seninle birlikte olacağız”
açıklaması yapılarak güven oluşturulması önemlidir.

Psk. Dan. İclal Ergin Bat

Similar Posts